OKUMA AÅžKI

Onu, doÄŸup büyüdüÄŸü köyünü anlatan bir kitabın sayfalarından birinde tanıdım. Hikâyesi, kitabın bir sayfasına yakınını iÅŸgal etmiÅŸti. Okuma aÅŸkına hayran kalmıştım. İşte o hikâyenin özeti:

“Adı Halil Toga idi. Köylerine okul yapıldığında boyu uzamış ve iyice büyümüÅŸtü. Gerçek yaşı on iki idi fakat iki yaÅŸ küçük yazıldığından nüfusta on yaşında görünüyordu. Köylüleri gibi o da okul inÅŸaatında çalışmış, eÅŸeÄŸi ile dereden kum taşımıştı. Öksüzdü, fakirdi; karınlarını zor doyuruyorlardı; onun da çalışması gerekiyordu. Babası bu sebeple okula gitmesini istemiyordu.

Bütün bu olumsuzlukların yanında okulun, eÄŸitimin önemini bilen bir muhtarları vardı. 1950’li, 1960’lı yılların o aydın insanı, köyünün çocuklarını okutmak için çırpınıyordu. Köyde okulu yaptırmış, ilköÄŸretim çağında ne kadar çocuk varsa kaydettirmiÅŸti.

Halil, böylece, arkadaÅŸları gibi ilkokulu okuma ÅŸansı bulan çocuklardan biri olmuÅŸtu. Peki sonrasında ne olacaktı? BeÅŸ sınıflı ilkokulu bitirdiÄŸinde gerçek yaşı 18, nüfustaki yaşı 16 olmuÅŸ; bıyıkları bitmeye baÅŸlamıştı. Sonra onu ilçenin ortaokulunda okutabilecek maddî güçleri de yoktu. Tek çare yatılı bir okulun sınavını kazanmak ve orada okumaktı.

İlk yıl sınavları kazanamayacak, bu sebeple bir yılı köyünde geçirecekti. ArkadaÅŸlarından bazıları okullara gidip okurken o köyde kalmanın üzüntüsünü duyacaktı.

İkinci yıl, bir ziraat okulu sınavına müracaat edecek fakat yaÅŸ büyüklüÄŸünden evrakları kabul görmeyecek, üzülecekti. DoÄŸu ÅŸehirlerinden birinde açılan Ziraat Okulunun yapılacak olan sınavı, onu ümitlendirecekti.

Yaşını küçültmeye çalışacak… Asker kaçağı olarak yakalanacak… Ondaki okuma azmini gören askerlik ÅŸubesi komutanı insafa gelip izin verecekti… Yanına alabildiÄŸi ancak yol ücretini karşılayacak miktardaki parasıyla DoÄŸu Anadolu’daki ÅŸehre –çileli, aç karnına yaptığı bir yolculuktan sonra ulaÅŸacak ve sınava girebilecekti.

Sınavı yedek kazanması, kaydını beklemesi… Bu süre içinde bir lokantada garson olarak çalışması… Sonunda okula kabul edilmesi… Parasız geçen okul yılları… Cümleleri sıralayıp da bunları yazıvermesi kolay… Bütün bu çileleri yaÅŸamanın zorluÄŸunu, o çileli ayları ve yılları yaÅŸayan kiÅŸi olarak Halil bey bilecekti.”

Uzun yazının kısası… O hikâyeyi okuyunca Halil bey ile irtibat kurdum.

-Hikâyen, okuma aÅŸkı ve mücadelesinin en güzel örneÄŸi… Çocuklarımızın okuyabileceÄŸi bir roman ÅŸeklinde yazmak istiyorum, dedim.

Kabul etti. O anlattı, ben yazdım…

“Okumak İstiyorum” adlı eserim böylece doÄŸdu.

PAYLAŞMAK İÇİN:

PaylaÅŸ - Facebook PaylaÅŸ - Twitter

Yorum ekle


Güvenlik kodu
Yenile